Edirne’deki Tarihi Katolik Mezarlığı Defineciler Marifetiyle Fesih Edildi

Edirne’birlikte 19. yüzyıldan kalma biricik Katolik Mezarlığı kaderine metrukiyet edildi. Narven Mahallesi’nde mevcut ve defineciler tarafından nakız edilen tarihi mezarlık, mimari yapısıyla görenlerin dikkatini çekiyor. Çokça katlı şekilde işlenmiş bamyatarlası, kurtarılarak turizme kazandırılmayı bekliyor.

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Danışma Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Açık Deniz Beksaç, mezarlığın korunması ve turizme kazandırılması gerektiğini söyledi. Beksaç, yaptığı açıklamada, “Tığ, 2006 yılından beri mezarlıkla ait çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Korunması amacıyla çabalama gösteriyoruz amma maalesef etkisiz kaldı ve definecilerin insafına kaldı” dedi. Açık Deniz Beksaç, şunları söyledi:

“ÇOK ÖNEMLİ BİR MEZARLIK”

“Narven’taki bamyatarlası, alelhusus 19. yüzyıl sonlarında şekillenen ayrımsız mezarlık. Bağdat demir hat hattının ve değişik demir yolu hatlarının inşa edilmesiyle başlanılan bire bir sürecin uzantısıdır. Edirne’ye Katolik, yani Avusturya- Macaristan, Alman, Fransız ve hatta İsviçrelilerin geldiği tıpkısı proses. Bunlar Katolik oldukları üzere gayrı Hristiyan mezarlıklarına defnedilemiyorlar, zira defin gelenekleri farklı. Bu yüzden burada hususi mezarlık oluşturmuşlardır. Bilindiği gibi Karaağaç’ta, 19’cu çağ sonları ve 20. yüzyıl başlarında vahim tıpkısı Katolik ve Levanten azınlıklar var. Hassaten Edirne’de dokunaklı benzeri İtalyan asıllı âdem yaşadığını biliyoruz. Özellikle bu demir hat hattıyla özge Katoliklerin dahi gelmesiyle bu mezarlık geliştirilmiştir. Mezarlık çok uzun tıpkı müddet kullanılıyor, ancak henüz ahir süreçte Katoliklerin ayrılmasıyla birlikte burası iyesiz kalıyor, tahribata uğruyor. Çokça mail geçmişe kadar mezar taşları ve senotafların balaban kısmı arazide görülebiliyordu. Onlar de namevcut olup gitmiş. Biz, 2006 yılından beri mezarlıkla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Korunması üzere ceht gösteriyoruz amma maalesef etkisiz kaldı ve definecilerin insafına kaldı. Burada daha çok definecilerin bulabileceği birlikte bir husus bulunmayan. Mezarda ceset da kaldığını tahmin etmiyorum. Ihtimal çok gerilerde küsurat katlı mezarlarda mümkün. Bura bundan sonra infirak edilmiş bire bir meydan ve felaket yer ettiği bile değişmez ayrımsız cins. Güç benzeri defineci faaliyetiyle filhakika tağyir edilmiş, hassaten oyuntu taşları şikeste, buradan götürülmüş, binaların altında hamiş. Burası tahribata yalınlık artmış. Esasen Edirne’nin kültürel kimliği açısından haddinden fazla oylumlu benzeri bamyatarlası. Mezarlıkların esasında heybetli bire bir kültürel kimliği var. Şu dakika dünyada bir turizm şekillendirilmesi ayırmak isteyen ayrımsız şehir amacıyla burada muammer olan bütün insanların kalıntıları var ve bu ekin mirasının aynı anı olarak kullanılması gerekiyor. Maalesef bu Katolik Mezarlığı, Edirne’nin yüz karalarından biri kendisine duruyor.

İNSANLIĞA KARŞI YAPILMASI MÜSTELZIM BİR FARIZA”

Genellikle Katolikler, cesetleri tıpkı tabut zarfında, hatlar halinde mücehhez odacıklara koyarlar. Bunu ayrımsız safiha ile kapatırlar ve onun konusunda da isimleri yazılır. Katolik inancında cesedin çok gani korunması gerekmektedir. Bazen Protestan ve farklı Hristiyan mezheplerinde ceset yakma geleneği ile karşılaşabiliyoruz ama Katoliklerde banko hakeza bir inanç yoktur. İskeletin ve kemiklerin özellikle korunması gerektiği inancı dolay plana çıkmaktadır. Bu nedenle az buçuk farklı bir define tipi vardır. Katolik ülkelerin çoğunda tığ, bu katlı mezarları görebilmekteyiz. Antrparantez çokça erken süreçlerden beri varlığını sürdüren bir gelenektir. Lahitlerin kapaklarında isimleri haddinden fazla mümasil tarihe büyüklüğünde görebilmek mümkündü. Burada İsviçreli, Avusturyalı antrparantez Fransız bazen şahısların oyuntu taşlarına rastlamıştım. Korunmaya alınması geçişsiz. Buranın temizlenip etrafının çitle çevrilmesi gerekiyor. Ne kaldıysa bunların korunması lazım. Yalnız Reaya çevreye alın değil, insanlığa karşı yapılması müstelzim bir görevdir.”

Share: