“Ego Nâzım” Müzikalinin Acun Prömiyeri, Harbiye Açıkhava’da Yapıldı

ÇAĞATAN AKYOL – UĞUR ŞEYMA DUYGUSAL

Ozan Koşuk Bilgelik’in yaşamının, sanatçı Zülfü Livaneli’nin şarkılarıyla anlatıldığı biyografik müzikal “Ego Manzume”, acun prömiyerini dün akşam İstanbul’daki Harp Okulu Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda yaptı.

Şair Manzume Hikmet’in hayatını anlatan biyografik müzikal “Ben Şiir”, evvel akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda dünya prömiyerini yaptı. Zülfü Livaneli şarkılarıyla, Mehmet Balkan rejisi ve koreografisiyle, Rengim Gökmen çalgı direktörlüğü ve şefliğinde sahneye konan müzikalin başrolünde oyuncu Açık Deniz Hepileri düz aldı. Hepileri’ye dansçılar, solistler, senfoni ve rock orkestralardan oluşan tahminî 100 kişilik ayrımsız kol da haremlik etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) katkılarıyla müzikalin prömiyeri, bölüt küşade ve ücretsiz olarak yapıldı.

LİVANELİ: “NAZIM HİKMET BİZİM BATIN İÇİN DENİZ FENERİYDİ”

Müzikal, orkestranın “Karlı Kayın Ormanı” bestesi ile başladı ve Zülfü Livaneli sahneye imdi. Üst fonda beliren Koşuk silüeti uğrunda konuşan Livaneli, Manzume’la tanışmasını şöyle anlattı:

“Yır Hikmet bizim çağ borumuzdu; bizim batin amacıyla bahir feneriydi. Bizim yazın dilimizi geliştiren ve Türkçeyi dünya dilleri beyninde edebiyat dili namına akseptans ettiren, 20’nci yüzyılın yer şişman şairlerinden birisiydi ama hangi yazık ki benim gençliğimde Manzume Vukuf, Türkiye’da yasaktı. Özlük dilinde, ülkesinde kitapları basılmıyordu. Kendisi şöyle demişti, ‘Biliyorum, şu anda dünyanın seçkin durumunda kitaplarım çıkıyor amma öz ülkemde, dilimde yasak’. İnanıyordu ki, ‘Bir dönem özlük dilimde da kitaplarım basılacak, şarkılarım söylenecek’. İlk kat 1960’dan bilahare tıpkısı kitabı bundan sonra, Kuvayı Milliye Destanı. Kitabevinin uğrunda pöçük olmuştuk. Birer, üçer, dörder kitap almıştık. Tahammülfersa bire bir heyecandı bizim için.

“ŞİİRLERDEN BİR TANESİ KAFAMDA DOLAŞIRKEN BESTEYE DÖNÜŞTÜ”

Henüz sonraları Stockholm’da Manzume Bilgelik’in yaşadığı kaderi, özlük kuşakları bile yaşarken Stockholm’e sürgüne gitmek zorunda kaldıklarını belirten Livaneli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Evimizin yanı sıra tıpkı orman vardı. Kışın kar altında, ben orada seçkin dönem yürüyüyordum. Dizlerime kadar esmer güçlükle. Elimde 8 ciltlik Şiir Hikmet ciltleri vardı, Bulgaristan’üstelik pat. Ego o şiirlerden tanınmamış bire bir tanesini kafamda dolaştırıp duruyordum. Sonraları benzeri çağ bu besteye dönüştü. Henüz sonradan da bu besteler bitmeme etti.”

ŞİİRLERİ OKUNDU

Orkestranın “Oflaz Geldin Çağa” eserini seslendirmesinin ardından Yır’ı canlandıran aktör Açık Deniz Hepileri, “1902’birlikte doğdum, doğduğum şehre dönmedim. Hapislerde dahi yattım, şişman otellerde dahi” şiirini söyledi, “Sevdalınız komünisttir, 10 yoldan beri hapistir, yatar Bursa Kalesi’nde” diye devam etti.

Sahnedeki cezaevinde, demir parmaklıklar içinden çıktığında seslendi Hepileri, yere uzanmış halde, “Bugün aksata. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar” dizeleriyle. Şiir’ın aşkları, esareti, kavgaları, hayatı ile bitmeme fail im, sevgilisi Vera’nın Koşuk’a serencam bakışı ile sonlandı. Takiben “Yiğidim Aslanım” parçası seslendirildi.

“ÜLEN ÖZGÜRLÜK” İLE FİNAL

Bitiminde izleyicilerin aheste alkışına tutulan eserin yaratıcıları, selamlamadan ilk “Ülen Hürriyet” şarkısını okudular.



Share: